Hukuki niteliği anlatılmaya çalışılan maden hakkının kapsamının da belirlenmesi önem arz etmektedir. Zira bu hakkın kapsamı maden ipoteğinde güvencenin kapsamını oluşturan ana unsurdur. Maden hakkının kapsamı hususunda hukuki nitelikte olduğu kadar çok belirsizlik bulunmamaktadır. Fakat bazen, aşağıda detaylı olarak anlatılacağı üzere, uygulamada çeşitli sorunlar çıkabilmektedir.
Maden hakkının kanuni tanımı anımsanacak olursa, bu hakkın kapsamına; madenlerin aranması, bulunması ve işletilmesi hakları ile madenleri bulmaya yardım edenlere tanınan maddi imkânların girdiği görülecektir. Bu bağlamda maden hakkının kapsamına; arama ve işletme ruhsatından doğan haklar147, takaddüm (öncelik) hakkı148, maden ruhsatını şirkete sermaye olarak koyma hakkı149, haczedilmezlik ve ihtiyati tedbire karşı koruma (MadK m. 40-41), madencilik yapılan arazi üzerinde irtifak hakkı kurulmasını veya mümkün olmazsa arazinin kamulaştırılmasını talep hakkı, MadK’nda gösterilen teşviklerden yararlanma hakkı150, topraktan çıkarılan cevherin mülkiyetine sahip olma hakkı girmektedir. Her ne kadar maden hakkının içeriği olarak birçok “hak” sayılmışsa da aslında maden hakkı tektir151. Maden hakkı devir veya miras yoluyla bir başkasına intikal ettiğinde bu sayılan hakların hepsi birlikte yeni madenciye geçer. Madenci bütün bu haklara sahip olmakla birlikte madencilik faaliyetlerinin yürütüldüğü araziyi kendi mülkiyetine alma hakkına sahip değildir152153. Ayrıca maden hakkı madenciye henüz toprağın altında bulunan maden üzerinde mülkiyet hakkı da sağlamamaktadır.
Maden hakkının kapsamına giren haklardan bazılarına kısaca değinmek gerekmektedir. Daha sonra ise uygulamada ve kanunda yer alan bazı çelişkiler ele alınacaktır. Arama ve işletme yetkilerinden ne kastedildiği açıktır. Bunun yerine takaddüm hakkından başlamak yerinde olacaktır. MadK’na göre takaddüm hakkı; “maden hakkı için ilk müracaat edene tanınan öncelik”tir154. Bazı maden türleri ihale ile ruhsatlandırılırken bazıları ise ilk müracaat edene verilmektedir155. İşte takaddüm hakkı yani zamansal olarak önce başvuru yapanın ruhsata hak kazanması bu maden gruplarında geçerlidir.
Bu bağlamda değerlendirilecek bir diğer hak ise MadK’nun 46. maddesinde düzenlenen “arazi üzerinde irtifak hakkı ve/veya kamulaştırma talep etme yetkisi”dir156. Madencilik faaliyetleri bazen özel hukuk kişilerine ait arazilerde de yapılabilmektedir. Bu durumda madenci öncelikle arazi sahibi ile anlaşmaya çalışmaktadır157. Anlaşma sağlanırsa araziyi kullanmakta ve araziye verilen herhangi bir zarardan sorumlu olmaktadır158. Anlaşma sağlanamazsa idare, madencinin talebi üzerine, madenciye o taşınmazı madencilik faaliyetleri ile kısıtlı olmak üzere kullanma yetkisi veren bir irtifak hakkı sağlanmaktadır. Bu irtifak hakkı medeni hukukta yer alan irtifak haklarından farklıdır. Medeni hukuktan faklı olarak bu hak, arazi sahibinin rızası ile değil bir idari tasarruf ile kurulmaktadır159. Fakat kuruluş aşamasındaki bu farklılık haricinde maden irtifakı ile TMK’daki irtifaklar nitelik olarak aynıdır160. Son ihtimal olarak ise, arazi idare tarafından kamulaĢtırılmaktadır161. Kamulaştırma halinde kamulaştırma bedelini madenci ödemektedir. Madencilik faaliyetlerinin son bulması durumunda ise arazinin eski sahibine araziyi tekrar satın alma imkânı tanınmaktadır.
Bir diğer hak türü olan buluculuk hakkı162 ise yönetmelik m. 4/1-h’de; “ruhsat sahibinin, arama veya işletme ruhsatı süresince ulusal/uluslararası standartlarda hazırlanan teknik raporlar ile birlikte kanıtlanan görünür rezerv olarak bildirilen ve Genel Müdürlük tarafından uygun bulunan miktar ile sınırlı madenden doğan hakkı163” şeklinde tanımlanmıştır. Öz olarak buluculuk hakkı; bir maden yatağına onu görünür rezerv haline getirecek kadar yatırım yapan madencinin, sonradan maden sahasını herhangi bir sebeple kendisi işletemese bile, o sahadan üretilen madenden görünür rezerv tükenene kadar alacağı yüzdelik payı ifade etmektedir (MadK m. 15). Buluculuk hakkı (tıpkı görünür rezerv geliştirme hakkı gibi) maden hakkına dâhil diğer hakların aksine bir ruhsata bağlı değildir164. Hakkın sahibi bu hakka herhangi bir ruhsata bağlı olmaksızın sahiptir. Buluculuk hakkı ruhsat sahibinin bir kimse ile girmiş olduğu herhangi bir sözleşme ilişkisinden doğmamaktadır. Bu hak, MadK m. 15’ten de anlaşılacağı üzere, madencinin belirli yükümlülükleri yerine getirmesi ve idarenin uygun bulması üzerine ve ancak sicile kaydedildikten sonra doğmakta, ruhsattan bağımsız olup herkese karşı ileri sürülebilmektedir. Dolayısıyla bu hakkı da nisbi haklar sınıfında değil de mutlak haklar sınıfında görmek mümkündür.
Maden hakkının kapsamına giren bir diğer hak olan “görünür rezerv geliştirme hakkı” ise 14.02.2019 tarih ve 7164 sayılı Kanun ile ihdas edilmiş ve MadK’na eklenmiştir. Kanunun tanımlar maddesine göre görünür rezerv geliştirme hakkı; “ruhsat sahibi ile veya ihalelik sahalara ilişkin Genel Müdürlük ile gerçek/tüzel kişiler ve/veya kamu kurum ve kuruluşları arasında yapılan sözleşme kapsamında, Ulusal Maden Kaynak ve Rezerv Raporlama koduna göre hazırlanmış rapor ile belirlenen görünür rezervden, bu görünür rezervi ortaya çıkaran gerçek/tüzel kişiler ve/veya kamu kurum ve kuruluşlarının aldığı pay” olarak tarif edilmiştir. Görüleceği üzere bu hak, buluculuk hakkı ile benzerlik göstermektedir. Buluculuk hakkında ruhsat sahibi maden yatağını bizzat kendisi görünür rezerv haline getirip hak sahibi olmaktadır. Görünür rezerv geliştirme hakkında ise, ruhsat sahibi veya ihalelik sahalar için MAPEG, maden sahası üzerinde araştırmaları kendisi yapmamakta ve bu işi bir sözleşme kapsamında gerçek/tüzel kişilere ve/veya kamu kurum ve kuruluşlarına yaptırmaktadır. Bu durumda ise, araştırmayı yapan ve fakat ruhsat sahibi olmayan bu üçüncü kişiler, işletilen madenden belirli bir oranda pay alma hakkına sahip olmaktadır. Görünür rezerv geliştirme hakkı doğrudan maden yatağına bağlı olarak ya da diğer bir deyişle eşyaya bağlı olarak doğmakta ve nisbi haklar sınıfından uzaklaşıp mutlak haklar sınıfına yaklaşmaktadır165. Sonuç olarak görünür rezerv geliştirme hakkının, başlangıçtan beri ruhsat sahibi olmayan ve ruhsat sahibine bağlı olarak araştırmalarda bulunanlara tanınan buluculuk hakkı olduğunu söyleyebiliriz.
Ayrıca belirtilmelidir ki görünür rezerv geliştirme hakkı sahibi ile işletme ruhsatının sahibi aynı kişi olamayacaktır. Öncelikle tanım gereği görünür rezerv geliştirme hakkı zaten başlangıçtan beri ruhsat sahibi olmayan kişilere yaptırılan araştırmalar sonucu onlara verilmektedir. Buluculuk hakkı ise her ne kadar ruhsat sahibi kişi tarafından keşfedilen maden yatağı üzerinde kurulmaktaysa da, bu hak ancak o yatağın başka bir kişi tarafından işletme ruhsatı alınıp işletilmesi halinde anlam ifade etmektedir. Bir diğer deyişle yine buluculuk hakkı sahibi ile işletme ruhsatı sahibi farklı kişiler olması halinde bu hak işlevsel hale gelmektedir. Sonuç olarak bu hakların her ne kadar Maden Hukuku’nda tek başlarına bir işlevleri olsa da, bunlar bir işletme ruhsatından doğan hakların kapsamına, özellikle maden ipoteği bakımından, genellikle girmeyecektir.
Maden hakkının kapsamı hususunda çeliĢkili olan noktalar da bulunmaktadır. Hatırlanacağı üzere işletme ruhsatı ile işletme projesinin bir bütün olduğu ve işletme projesinde belirlenen ve daha sonra üzerine işletme izni tanzim edilen görünür rezervin ruhsat değer tespitlerinde temel unsur olduğu ifade edilmişti. Yıllara yayılan işletme projesinde, belirlenen görünür rezerv, madencinin kazandığı hakların sınırlarını oluşturmaktadır. Madencilik faaliyetleri henüz nihayete ermeden tamamen idarenin inisiyatifi ile kesintiye uğratılırsa madencinin uğradığı zararın tazmin edilmesi gerekmektedir. İşte bu tazmin usulü tespit edilirken maden hakkının sınırlarının işletme projesine göre çizilmesi ve madenciye sahaya yaptığı yatırımların yanı sıra ayrıca kesintiden dolayı mahrum kalacağı kârın da ödenmesi gerekmektedir. Zira idarenin burada düzenli idare ve hukuki belirlilik ilkelerine aykırı bir fiili bulunmaktadır166. Diğer bir deyişle idarenin faaliyetlerinin bir bütünlük teşkil etmesi, birbirini etkileyen faaliyetlerin bir arada planlanarak karara varılması ve varılan bu kararların da vatandaşlar tarafından öngörülebilir olması gerekmektedir. Aksi takdirde idarenin bu ilkelere aykırı bir davranış sergilemesi ve bu fiillerden/kararlardan doğan zararlardan idare sorumlu olması söz konusu olacaktır. Bir an için idarenin zarar doğuran bu fiilinin hukuka uygun olduğu kabul edilse dahi, idare yine de bu zararı tazmin etmekle yükümlüdür. Zira burada fedakârlığın denkleştirilmesi prensibine dayalı olarak idarenin kusursuz sorumluluğunun gündeme gelmesi mümkündür. Fedakârlığın denkleştirilmesi ilkesi ya da diğer bir deyişle kamu külfetleri karşısında eşitliğin bozulmasından doğan sorumluluk; idarenin, nimetlerinden tüm toplum tarafından yararlanılan eylem ve işlemlerinden doğan külfetlerin sadece belirli kişilerin üstünde kalması durumunda, bu kişilerin uğramış oldukları zararların idare tarafından karşılanması olarak tanımlanmaktadır. Maden hakkını etkileyen ve aşağıda anlatılacak hallerde de, idarenin sonradan vermiş olduğu kararların tüm külfeti o alanda önceden işletme ruhsatı bulunan kişilerin üzerinde kalmaktadır. Bu sebeple de bu kiĢilerin uğramıĢ olduğu zararın idare tarafından yine de karĢılanması gerekmektedir167.
Madencinin mahrum kalacağı kâr da idarenin sorumluluğu kapsamından kalmaktadır. Zira idare hukukunda bir tazminata hükmedilebilmesi için zararın kesin olması yeterli olup zararın doğmuş olması aranmamaktadır. Bu bağlamda zararın henüz doğmamıĢ olması onun kesin olmadığı anlamına gelmeyecektir168. Bu sebeple de ruhsat alanının daraltılması veya ruhsatının tümden iptal edilmesi sonucu madencinin mahrum kalacağı kâr da kesin olmak kaydıyla tazminat hesabına dâhil edilmelidir. Fakat maden mevzuatında bu kurala aykırı düzenlemeler mevcut olup, madenciye sadece yapmış olduğu yatırım giderleri ödenmektedir. Bu durum ise maden hakkının kapsamı hususunda çelişkiler oluşturmaktadır.
Maden hakkının kapsamına mahrum kalınan kârı dâhil etmeyip, onu sadece yatırım giderleriyle kısıtlayan durumlardan birisi MadK m.29/7 ve devamında düzenlenen maden bölgesi tesisi iken, bir diğeri ise m. 7/15 ve devamında yer alan madencilik faaliyetleri ile başka bir kamu yatırımının çakışması halidir.
Maden bölgesi kurulmasını düzenleyen hükümlerin amacı; birbirine bitişik ve/veya yakın I. Grup, II. Grup (a) bendi ve IV. Grup (b) bendi maden sahalarında tek başına yapılan maden işletme faaliyetlerinin; çevresel etkileri, şehirleşme, işletme güvenliği, rezervin verimli işletilmesi169 ve benzeri sebeplerden dolayı oluşturduğu olumsuz etkilerin ortadan kaldırılması amacıyla yapılacak proje ve planlama çerçevesinde bu ruhsatların yeni ruhsatta birleştirilerek oluşturulacak ortak proje kapsamında maden işletme faaliyetlerinde bulunulmasını sağlamaktır170. Bu durumda ilgili bölgede yer alan maden ruhsatlarının birleştirilmesi amacıyla ruhsat sahiplerine belirli bir süre verilmekte ve anlaşma sağlamaları beklenmektedir. Anlaşmanın mümkün olmaması halinde ise idare belirlenen alandaki tüm ruhsatları iptal etmektedir171. Yeterli talebin olması halinde (talebin en azından bölgedeki cevherin toplam %50’ sine sahip ruhsat sahipleri tarafından yapılması şarttır) ruhsatlar birleştirilmekte ve bölgedeki talepte bulunmayan ruhsat sahipleri de birleĢmeye razı olmak zorunda bırakılmaktadır. Talepte bulunmayan bu ruhsat sahiplerinin halen birleşmeye razı olmamaları halinde ise ruhsatları iptal edilmektedir. Tabi bu arada bölgedeki rödövans sözleşmeleri de feshedilmektedir172. Yeterli talebin olmaması halinde ise, bölgedeki tüm ruhsatlar iptal edilmekte ve tekrar ihaleye çıkarılmaktadır. Tüm bu iĢlemler sonucu ruhsatları veya rödövans sözleĢmeleri iptal edilen madencilere sadece yatırım giderleri ödenmektedir173. Bu giderler kimi zaman idare tarafından ödenirken kimi zaman da yeni ruhsatta hak sahibi olanlar tarafından karşılanmaktadır. Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki, birleştirilen yeni ruhsattaki hisseler ruhsatları birleştirilen madencilerin önceden sahip oldukları görünür rezerv oranına göre belirlenmektedir.
MadK m. 7/15 ve devamında düzenlenen madencilik faaliyetleri ile bir baĢka kamu yatırımının çakıĢması durumunda, kamu yararının varlığı halinde maden ruhsatı iptal edilebilmektedir174. Böyle bir durumda ruhsatı iptal edilen madencilerin yatırım giderleri, faaliyetleri üstün tutulan yatırım sahibi tarafından ödenmektedir175. Bu kurumun en bilinen uygulaması üçüncü havalimanı inşaat alanı ile çakışan maden ruhsatlarının iptal edilmesidir. Ayrıca bu hususta yapılan bir değişiklikten de bahsetmekte yarar vardır. Şöyle ki, 14.02.2019 tarih ve 7164 sayılı Kanuna kadar hangi kamu yatırımının tercih edileceğine içerisinde çeşitli bakanların bulunduğu bir “kurul” karar vermekteydi. Fakat söz konusu kanun ile “kurul” ifadesi “bakanlık” şeklinde değiştirilmiş ve bu karar tek bir bakanlığın (Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı) iradesine bağlanmıştır. Diğer bir deyişle böyle bir değişiklik ile maden ruhsatlarının iptal edilmesi yani ruhsat güvencesinin ihlal edilmesi kolaylaştırılmıştır.
Yukarıda bahsi geçen kurumların her ikisinde de ruhsatı iptal edilen madenciye yatırım giderlerinin ödeneceği belirtilmiş ve fakat hangi giderlerin bu kapsamda olduğu belirtilmemiştir. Bununla birlikte yatırım giderleri Maden Bölgelerine ve Ruhsatların Taşınmasına İlişkin Yönetmelik’te176 “bir projenin işletmeye geçmesine yönelik 21/9/2017 tarihli ve 30187 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Maden Yönetmeliğinde belirlenen varlık ve hizmetler için harcanan toplam tutarı” şeklinde tanımlanmıştır. Görüleceği üzere burada yine bir sayma yöntemi kullanılmamış, genel bir ifade tercih edilmiştir. Atıf yapılan MadY’nde de bu yönde bir hüküm bulunmamaktadır. Fakat maden ipoteğinin kapsamını düzenleyen MadK m. 42’nin de atıf yaptığı MadK m. 40, yatırım giderleri tanımında yer alan “varlık ve hizmetler” in neler olduğu konusunda yol gösterici olabilecektir. Uygulama ve yargı kararlarının da bu kavramın içeriğinin belirlenmesinde faydası olmuştur.
Yatırım giderlerini tespit ile yetkili MAPEG, bu başlık altına; arama ve sondaj giderleri, işletmeye ilişkin yapılmış dekapaj ve hafriyat giderleri, yol, enerji nakil hatları, tel çitler, drenaj kanalları gibi inşaat altyapı giderleri ve tesis demirbaş giderlerini dâhil etmektedir178. Fakat ruhsatın iptal edilmesi sebebiyle madencinin ödemek zorunda kaldığı ihbar ve kıdem tazminatları yatırım gideri kapsamına alınmamıştır.
Ġdarenin karĢılamakla sorumlu olduğu kesin zarar kalemlerinden biri olan kâr mahrumiyeti yukarıda bahsi geçen hallerde madenciye ödenecek tazminatlara dâhil edilmemektedir. Bu uygulama hakkaniyete aykırıdır ve maden mevzuatımızı geliştirmek bir yana onu geriletmiştir. Zira Osmanlı hukukunda devlet imtiyazlarının sahibinden satın alınması halinde ve buna benzer bir hüküm içeren 14.10.1978 tarih ve 2172 sayılı Devletçe İşletilecek Madenler Hakkında Kanun’da dahi imtiyaz/ruhsat sahibine yatırım gideri yanında kâr mahrumiyeti ödenmekteydi180. Fakat günümüz uygulamasıyla madencinin işletme projesiyle somutlaştırdığı kazanç ümidi elinden alınmaktadır. Yargı uygulaması da bu yönde olup kâr mahrumiyeti “ortada gereği gibi belirlenebilir, güncel, meşru kesin bir zararın bulunmadığı, ayrıca idarenin tesis etmiş olduğu işlemin mevzuata ve hukuka uygun olduğu gözetildiğinde kusurlu işlem ya da eylemi bulunmayan idarenin tazminata mahkûm edilmesine olanak bulunmadığı” iddia edilerek tazminata dâhil edilmemiştir181. Söz konusu yerel mahkeme kararı Danıştay 8. İdare Dairesi’nin 16.05.2017 tarih ve 2014/15134 E., 2017/3880 K. sayılı kararı ile onanmıştır. Bundan sonra yatırım giderleri hususunda verilen yargı kararları da bu çizgiyi takip etmektedir182. Tüm bu açıklamalar göstermektedir ki gerek idari uygulama gerekse yargı uygulaması madenciye mahrum kalınan kârı ödemeyerek maden hakkının kapsamını hakkaniyete aykırı bir Ģekilde kısıtlamaktadır. Maden hakkının kapsamı yukarıda verdiğimiz ölçüye göre yani işletme ruhsatında belirtilen ve üzerine işletme izni tanzim edilen görünür rezerve göre belirlenmelidir. İdare ve kanun koyucu farklı hususlarda bu oranları dikkate alırken (tıpkı maden bölgesi tesisinde yeni oluşturulacak ruhsatta hak sahipliğini belirlerken eski ruhsatlardaki görünür rezerv oranlarının dikkate alınması gibi183) konu tazminata gelince görünür rezerv ve işletme projesini görmezden gelmektedir. Bu ise hem idarenin tutarlılığı hem de Anayasa m. 125/7’de düzenlenen idarenin eylem ve işlemlerinden doğan zararlardan sorumlu olması prensibine aykırıdır.
#MadenHakkı #MadenHakkınınKapsamı #Madenİpoteği #MadenHakkınınKapsamıÖnem #MadenHakkıTanımı #AramaRuhsatı #İşletmeRuhsatı #TakaddümHakkı #MadenRuhsatıSermaye #MadenHakkınınDevrimi #MadenİrtifakHakkı #KamulaştırmaTalebi #MadenTeşvikleri #CevherMülkiyeti #BuluculukHakkı #GörünürRezerv #GörünürRezervGeliştirmeHakkı #MadenYatırımGiderleri #MadenHakkınınBelirsizlikleri #MadenHakkıUygulamaSorunları #MadenHakkıTazminat #İdareninSorumluluğu #MadenBölgesiTesisİptali #MadencilikFaaliyetleri #KamuYatırımıÇakışması #MadK #MadenHukuku #YatırımGiderleriTanımı #MadenKapsamı #YatırımGiderleriTazmini #MadenİpotekKapsamı #MadenRuhsatıİptali #KârMahrumiyeti #YatırımGiderleriKapsamı #MadenHakkıÇelişkileri #MadencilikYatırımGiderleri #MadKİptali #RödövansSözleşmeleri #MadenSahasıKamulaştırma #BuluculukHakkıRuhsat #GörünürRezervGeliştirme #MadenHakkıSınırları #İdareninZararTazmini #KamuKülfeti #MadencilikYatırımGiderleri #MadenHakkıTazminatYöntemi #MadencilikFaaliyetleriÇakışması #Madenİptali #MadenSahasıGörünürRezerv #MadK23 #MadencilikProjeleri #MadenHakkıTanımları #GörünürRezervTazminatı #MadenİptaliTazminat #MadenSahasıGüvencesi #KamuİnşaatYatırımı #MadenHakkıKapsamı #MadenRuhsatıHakları #MadencilikRuhsatları #MadencilikHakları #MadenİpoteğiKapsamı #MadenAramaRuhsatı #MadenİşletmeRuhsatı #TakaddümHakkıAçıklaması #MadenHakkıHakları #MadenİrtifakHakkıKapsamı #KamulaştırmaMadencilik #MadenTeşvikleri2024 #CevherMülkiyetiHakları #BuluculukHakkıNedir #GörünürRezervGelişimi #MadenYatırımGiderleriTanımı #MadenHakkıBelirsizlikleri #MadenHakkıUygulamaSorunları #MadencilikTazminatHakkı #İdareSorumluluğu #MadenBölgesiTesisi #MadencilikFaaliyetleriÇakışması #KamuYatırımıVeMaden #MadKKanunu #MadenHukukuGelişmeleri #YatırımGiderleriTazminatı #MadenİpotekSistemleri #MadenRuhsatıİptaliNedeni #KârMahrumiyetiTazminatı #YatırımGiderleriVeTazminat #MadenHakkıÇelişkileri #MadencilikYatırımlar #MadKİptalHükümleri #RödövansSözleşmesi #MadenSahasıKamulaştırmaHakkı #BuluculukHakkıDetayları #GörünürRezervHakkı #MadenHakkıSınırlarıVeKapsamı #İdareZararTazmini #KamuKülfetiVeMaden #MadencilikYatırımGiderleriDetayları #MadenHakkıTazminatKuralları #MadencilikFaaliyetleriYönetimi #MadenİptaliSonuçları #MadenSahasıGörünürRezervi #MadK2024 #MadencilikProjeYatırımları #MadenHakkıVeTazminat #GörünürRezervTazminatKuralları #MadenİptaliVeTazminat #MadenSahasıGüvencesiKapsamı #KamuİnşaatYatımlarıVeMaden